13 Temmuz 2013 Cumartesi

Necip HAN-Toplum Mühendisliği ve Medya

Toplum Mühendisliğinin en etkili araçlarından bir diğeri medyadır.
Medya  bireylerin bilgi, duygu, düşünce, inanç, tutum ve davranışlarını etkileyebilecek çok büyük bir güce sahiptir. Sadece kişilerin değil, aynı zamanda toplumsal grupların, toplumsal örgüt ve kuruluşların, kısacası bütün toplumun ve kültürün, Medyanın biçimlendirici ve belirleyici etkisinden kurtulabilmesi epey zor görünmektedir.

Gelişmiş ya da gelişmekte olan toplumlarda Medya, ekonomik açıdan büyük ölçüde devlete ve yüksek bütçeli sermaye gruplarına bağımlıdır. Hal böyle olunca, “Medyanın kimler tarafından yönetildiği, en azından potansiyel olarak kimler tarafından kontrol edilebileceği?”sorularını cevaplamak hiç de zor olmayacaktır. Medya herşeyi bir metaya dönüştüren, alınıp-satılabilecek nesneler haline getiren kapitalist kültürün yani “tek boyutlu insanların” yaratıldığı bir araçtır.

Medyanın bir diğer işlevi toplumu homojen bir yapı olarak şekillendirmeye çalışmaktır ve onu tek bir kitle haline getirmektir. Toplumun kurgulanışı hakim güç tarafından denetlendiği için topluma kazandırılmaya çalışılan mana ve  değerlerde egemen güç tarafından belirlenir.




Herbert Schiller:Medya, Toplumun hakimiyetini elinde bulunduran seçkinlerin, kitleleri kendi amaçları doğrultusunda biçimlendirmesinin vasıtalarından biridir.


Medyanın en etkili aracı hiç kuşkusuz Televizyonlardır.
Bu mecra yüzünden iletişimsizlik giderek yaygınlaşır ve derinleşir. İletişimsizlik ve toplumsal körleşmenin iç içe geçmesi de insanın yabancılaşmasını devreye sokar. İnsanları devamlı bir girdi bombardımanına tutan televizyon,insana düşünme olanağı tanımaz ve tüm yaşam alanlarından uzaklaştırdığı gibi politik yaşamdan da koparır. Politika uzmanların işi olarak görülmeye başlanır ve insanlar sadece seçimden seçime bu sürece dahil edilir.İnsanlar bu seçim oyununda etkili oldukları yanılsaması ile diğer seçime kadar politikadan uzaklaşır.

Yalnızca düşünsel süreçlere etki etmekle kalmaz televizyonlar.İnsanın tüm yaşam alışkanlıkları üzerinde etkili olur.Okumanın yerini tv seyretme alır, izlemenin yarattığı bağımlılık sebebiyle uykusuzluk, oburluk gibi çeşitli fiziksel sorunlar ortaya çıkar ve bu sorunlar insanı düşünmekten, düşlemekten alıkoyar.İnsan bedeni ve beyni üzerindeki iktidarı kaybettiğinde iktidarın bir oyuncağına dönüşür.



Televizyonun insanlara etkileri üzerine  Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan araştırma sonuçlarını aktaran Sanders’in belirttiğine göre çocuklar hergün televizyonda çeşitli görüntülere maruz kalmaktalar ve ışıkla sesten oluşan bu gösteriyle monolog bir halde edilgen izleyiciler haline gelmektedirler.Bu görüntüler Sanders’e göre: “beyine acımasızca işliyor”ve çocukların “imgelemi üzerinde silinmez izler bırakıyor”.Bu gerçek, televizyonun insan bilinci üzerindeki derin etkisini göstermektedir.
Araştırma sonuçlarına göre;
3-5 yaşları arasında, yani beynin bilişsel ve dilsel gelişiminin en önemli döneminde, bir çocuk haftada en az 28 saat televizyon izliyor. Bu çocuk 5 yaşına geldiğinde artık toplam 6000 saat televizyon izlemiş oluyor. İlkokul öğrencileri için ortalama izleme süresi haftada 25 saat, lise öğrencileri içinse haftada 28 saat. Televizyonun etkilerini düşünecek olursak; 5 yaşına gelmiş bir çocuk ortalama 6000 saat programlanmıştır diyebiliyoruz ve buda medyanın toplum mühendisliği içerisindeki rolünü gözler önüne seriyor.



*Barış Çoban-Televizyon ve Tektipleşme çalışmasından derlemedir.

Necip HAN


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder