Bay Hiç Kimse etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bay Hiç Kimse etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Temmuz 2013 Cuma

Bay Hiç Kimse-Sınırlı Özgürlük

En çok karşılaştığımız paradoks.

İnsanlara, özgürlüğün sınırlandırılarak öğretilmesi.
yada özgürlüğün tanımının otorite sahibi kurumlar tarafından insanlara empoze edilmesi.

A
B
C
Ç
D
E
F
5
G

Dikkatinizi çeken ne oldu?

Peki, bu bize neden ilginç geldi?
Çünkü, kuralların dışına çıkamıyoruz.
Ancak duvarların arasında özgür sayılabiliyoruz.

Bu duvarların içinde, bizim yaşamamıza yetecek imkanlar veriliyor.
''Özgürsünüz, her şeyiniz var!'' deniyor.
Peki, bu her şeyi kim belirliyor?

Tepeden baktığımızda, duvarlara hapsolmuş mahkumlar gibi gözükmüyor muyuz?
Veya, tepeden bakabiliyor muyuz?

Numaralandırılmışız.
Bir hastaneye veya bir kuruma müracaat ederken, numaralarımızı söylüyoruz.
Bu bize garip gelmiyor.
Bunun gösterdiği şey ise, özgürlüğümüz sınırlandırılmış ve biz bunu kabullenmişiz.

Şu açıdan bakalım;
bir bilim-kurgu filmi izliyoruz.
Robotlar tek sıra vaziyetinde bekliyorlar.
Anons yapılıyor:
''B-123123, ileri yürü!''
''A-234235, geri git!''
''C-32454, bugün tatil günün!''

Garip geldi, değil mi?

Şimdi iki kareyi birlikte düşünelim.
Görebildiğiniz bir fark var mı?


Bay Hiç Kimse

5 Temmuz 2013 Cuma

Bay Hiç Kimse-Hayat Problemi

Pozitif bilimlerin temeli olan matematikte çözüme ulaşmak için öncelikle soruyu iyi anlamak gerek.Bizlere ilkokulda havuz problemlerini çözerken öncelikle bize verilen ve istenilenleri çıkarmamız daha sonra çözüm üretmemiz gösterildi.Çünkü sorunu çözebilmek,verilen ve istenilen arasındaki ilişkiyi iyi analiz edebilmekten geçer.

İstenilen; 


Çok değişkenli hayat problemleriyle baş edebilmek ve bunları yaparken insan olmanın gerekliliklerini başarıyla tamamlayabilmek.
 

Verilen;

1-     Yaşam arzusu
2-     Korkuların giderilmesi arzusu
3-     Mutluluk arzusu
4-     Gaye arzusu
5-     Şüpheden uzak bilgi edinme arzusu
6-     Başkaları tarafından iyi davranılma arzusu

Hayat problemini çözmek için istediğiniz yolu seçebilirsiniz.İstenilen kişiden kişiye farklılık gösterse de bu ancak farklı çözüm yollarına neden olmakta ve sonuç değişmemektedir.İstenilene ulaşmak için verilenlerden yola çıkmak istenilene ulaşma zamanını kısaltacaktır.Ancak verilenleri etraflıca kavrayabilme becerisi oldukça önem teşkil etmektedir.
Araç gereçler:Kişinin sahip olduğu akıl,ruh ve kalbidir.


İnsanoğlunun günümüzde en büyük problemi karşılaştığı sorunları çözmek için değil çözmemek için fazladan gösterilen insan üstü çabadır.Ancak genel olarak problem çözme mantığı hemen hemen aynıdır,işin mantığını anlarsanız sayıların değiştirilmesi çok da önemli olmayacaktır.Bunun içindir ki sorunları çözmek için basitten başlamak ,dünyamızın ve yaşadığımızın çevrenin değişmesini istiyorsak öncelikle kendimizle olan hesaplaşmaların üstesinden gelmek ve daha sonra işe koyulmak gerekiyor.

Bir şeyi anlamaya çalışmak onu onaylamak değildir.


Modern devletlerin ortaya çıkmasıyla devlet, eğitim kurumlarıyla insanı şekillendirmeye başladı.Kendi ideolojisini insanlara enjekte etmesiyle devam ediyordu.İnternet ve televizyonun ortaya çıkmasıyla  bilgiyi aktarma şeklinde büyük bir değişime gidildi ve başkaları tarafından yorum katılmayan bilgiye ulaşımımız arttı.Bunların ortaya çıkmasıyla bilginin devletler tarafından kontrol edilemediği bir sürece girildi.Bunun sonucunda apolitik diye tanımlanan bir Y kuşağıyla karşılaştığımız söylendi ki artık siyaset bu bilgi akışı içerisinde etkinliğini ve eski gücünü kaybetti.Apolitik diye tanımlanan gençliğin üzerine gidilmesinin nedenlerinden birisi de buydu belki de.Tabi ki zamane gençliği kendi fikirlerinin ve isteklerinin olduğunu göstermek için teknolojinin de yardımıyla dünya çapında fenomen haline gelen ‘’occupy’’ hareketlerini başlattı yada başlatılana ortak oldu.Dünya çapında yüzün üzerinde ülkede meydana gelen bu hareketler siyasetin köhnemesinden sıkılanlar için  "yeni bir düzen" kurmak adeta önlerine konulan yemeği yemek kadar kolay bir hale gelmişti.İşgal hareketleri spontane bir şekilde ortak bir amacı olmadan  bir araya gelen bireylerin  isteklerini dile getirilmesi olarak da görülse bu hareketler domino etkisi gibi birbirlerinden güç aldılar.Ancak bu hareketler önceden belirlenmiş bir amaç ve ideolojiden uzak bir çok insanın bir araya gelmesiyle meydana geldikleri için bitiricilikten de çok uzaktılar. Sonuç? 

O kadar ayaklandık devrim yaptık havasına giren insanları da eli boş döndürmek olmazdı tabi isteklerinden bazıları ellerine tutuşturulacak kelle isteyene kelleler verilecekti ve de öyle de oldu.Sanayi devrimi yada Fransız ihtilali gibi tarihteki önemli geçişleri düşünün, bunlardan bazıları çağ açıp çağ kapatmışlardı.Gözümün önüne ilkokuldaki çağlar çizelgesi geliyor ve  kendimi yeni bir tanesinin açılış törenine eşlik eder gibi hissediyorum.Bu kadar ayaklanan insanın, zemini hazırlanmış olan yeni sistem oyununa dahil edilmeleri kaldı. 

Peki nasıl olacak bu yeni sistem?


İtalya seçimlerinde 5 yıldız partisi bir değişikliğe gitti ve bütün ideloji ve siyasi eğilimlerle dalga geçerek insanları meydanlarda topladı, seçim propagandalarını ise internetten yaptı.5 yıldız partisi seçimlerde parti bazında en yüksek oyu almasına karşın Teknopart başkanın aldığı %10 luk oy oranı hayal kırıklığı olmuştu.Yani açıkçası insanlar apolitik tepkiye  oy vermişler ancak bu tepkiyi üreten kişinin ülkeyi yöntebileceğini düşünmedikleri için parti başkanına yeteri kadar oy vermemişlerdi.


Bu nedenle yeni sistemde apolitik nesiller bulunacak,yeni kimlik kartları; nüfus cüzdanı,ehliyet,pasaport kredi kartı,otobüs kartı yerine kullanılacak yapılan bütün işlemler bu çipin içinde olacak ve devlet vatandaşlar hakkında istediği her bilgiye anlık olarak ulaşma imkanına sahip olacak.Tabi ki bu doğrudan demokrasiyi gerektirecek ve bir çok ülke bu yeni sistemi benimsemek mecrubiyetinde kalacaktır.


Bay Hiç Kimse

25 Haziran 2013 Salı

Bay Hiç Kimse-Kapitalizm ve Din

Kapitalizm ve Din

Tüm sosyal kurumlar zamanla birlikte değişime uğrar.Ekonomi,politika ve aile yapısı geçtiğimiz yüzyıl boyunca bir çok aşamalardan geçip şu an ki konumuna dönüştüler ve tabi ki manevi tarafımızı kapsayan dini yaşam da bu dönüşüme dahil olmaktadır.

Laikleştirme

Atatürk her alanda olduğu gibi din konusunda da hassasiyetini göstermiş ve hurafelerin ve şeyhülislamlar tarafından istismar edilen fetvaların insanları nasıl da yanlış yönlendirdiğini görmüş ve bu durumu düzeltmek için  zamanın şartları ile en uygun çözümü din işlerinin devlet işlerinden ayrılmasında bulmuştur.Ancak Atatürk’ün bu hassasiyetinin farkında olmayan bir kısım kesimler bu çalışmayı bir dinsizleştirme politikası olarak algılamış ve ne yazık ki yüzyılın gelmiş geçmiş en büyük politik zekasına karşı kin ve nefret besleme gafletine düşmüşlerdir.Sunay Akın’ın dediği gibi   "Bu millet şunu biliyor mu! Bu gezegenin en doğusundaki (ve batısındaki) sabah ezanının ilk okunduğu camiyi Mustafa Kemal Atatürk yaptırmıştır."Atatürk dinle dindarla değil,hurafeyle ve dinciyle mücadele etmiştir.Çünkü o zamandan biliyordu ki bu dinci kesim sırf kendi rahatları ve başkalarının alçak amaçları için milletin manevi değerlerini gözünün yaşına bakmadan kullanmak da hatta timsah gözyaşlarını da buna dahil etmektedirler.Bu oynanan oyuna iyi niyetiyle inanan anadolu insanını gerici,yobaz olarak yaftalamak ise Kemalist kesimin düştüğü en büyük yanlış olmuştur.Siz akp hükümetinin oynadığı oyunları ve hizmet ettiği kuruluşları belgeleriyle birlikte bu insanlara gösterdiğiniz de dahi karşınızda bulursanız o zamanda sadece susma hakkını ve başkalarının özgürlüklerine saygı gösterme kanaatinizi kullanırsınız.

Günümüz dünyası para kazanmak uğruna.

Para kazanmayı neden isteriz? Yemek, yatacak bir yer edinmek,barınma ihtiyacını karşılamak ve içinde bulunduğumuz şartları daha da iyileştirmek.

 Artık günümüzde kapitalizmin getirdiği bir düzen var ve bu düzen içinde mücadelemizi şekillendirmemiz gerektiği vurgulandı hep. İşte öğretimiz tam da bu noktada karakterimize negatif yönde etki etmeye başlıyor. Savaşlar meydanlarda değil, artık gökdelenlerin bilmem kaçıncı katındaki firma genel merkezlerindeki oldukça iyi konfor şartlarına getirilmiş mekanlarında gerçekleşiyor, ve belki de sizin hakkınızda hiç bilmediğiniz yerlerde çok önemli kararlar alınıyor ve siz belki de hiç tanımadığınız kişilerle o ofis odalarında çoktan bir ekmek kavgasına tutuşmuş ve mücadele sizin dışınızda gerçekleşmekte.

Halbuki bize dünyanın güzelleştiğini ve zenginleştiğini söylüyorlar, zenginleştikçe de insanların daha iyi şartlarda yaşadığını. Ya da biz bu yalan ortamında savrulup duruyoruz, bir o tarafa bir bu tarafa. İnsanoğlu geçmişte bir ekmeğe ulaşmak için kendini yetiştirir ve gerçekten yaşam koşulları içinde diğerlerinden daha güçlü ve birtakım şeyleri daha iyi yapar hale gelirdi, böylelikle mücadelesini kazanma şansının doğmasını sağlardı. Ancak gelişen (!) dünyada buna ihtiyaç yok, iyi olmanıza hiç gerek yok, çünkü yaşam sizin iyi olmanızla pek alakalı değil. Sizin hakkınızda alınan kararlar önemli, çünkü sizi bilinmeze sürükleyen o süreç. Ve bu süreç de insanı riyakarlığa götürüyor. Karakter açısından olması gerekeni değil, olmaması gerekeni yapmayı öğreniyoruz çünkü. Günümüz dünyasında ancak bu şekilde ayakta kalacağımıza inanmışız karakterimizden fazlasıyla ödün vermek zorunda kalsak da.

Zenginleşiyor muyuz, yoksa karakterimizi kaybederek daha da fakirleşiyor muyuz?

Artık insanlarda bu farkındalığı yaratmanın zamanı geldi.Geç olmadan aklımızı başımıza alıp dosdoğru yolda ilerleyebilmeliyiz.

Abraham Lincoln’un oğlunun hocasına yazdığı mektup

İnsan olduğumuzu unutmamak için,

Öğret O'na

Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen O'na,

Kazanılanılan bir liranın, bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğret.

Kaybetmeyi öğret O'na ve hem de kazanmaktan neşe duymayı.

Kıskançlıktan uzaklara yönelt O'nu. Eğer yapabilirsen.

Sessiz kahkahaların gizemini öğret O'na.

Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını...

Eğer yapabilirsen, O'na kitapların mucizelerini öğret.

Fakat O'na sessiz zamanlarda tanı,

Gökyüzündeki kuşların, güneşin altındaki arıların ve yemyeşil yamaçtaki

çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği..

Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret O'na...

O'na kendi fikirlerine inanmasını öğret.

Herkes O'na yanlış olduğunu söylediğinde dahi...

Tüm insanları dinlemesini öğret O'na,

Fakat tüm söylediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini,

Ve sadece iyi olanları almasını da öğret.

Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret O'na...

Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret.

O'na kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını,

Fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret.

Uğultulu bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret O'na.

Ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik dikilip savaşmasını öğret.


Bay Hiç Kimse