Maddi ve manevi olarak diğer
insanlara ne kadar bağımlı değil isek kendimizi o kadar güçlü
sayıyoruz.Çevremizdeki insanları kendimizden hep küçük görüyor, herhangi bir
hatasını gördüğümüzde acımasızca kendi zihnimizde o kişinin yerini aşağılarak
çekiyor ve o kişiye asıl değerini verene kadar kendisinin dostluğunu çoktan
kaybetmiş oluyoruz.Eleştirirken hiç tereddüt etmiyoruz.Karşımızdakinin herhangi
bir davranışını beğenmiyor isek hemen yüzüne söylüyor bunu patavatsızlık olarak
görmüyor da dobralık nitelendiriyoruz.Bir konuda kendi fikrimiz ne ise
onun %100 isabetli olduğunu düşünüyor, karşımızdakinin o konu hakkında
söylediklerini dinliyor gibi yapıyor kafamızla onaylıyor gözüküyoruz halbuki
zihnimizde kendi fikrimizi karşımızdakine nasıl kabul ettiririz bunu
tasarlıyoruz.
Aslında çoğu zaman samimiyetten ve
dost olmaktan çok uzağız.Bu nedenle insanların her zaman hüsn-ü zannını kazanan
fikirlerine saygı duyulup kitleleri peşine takan kişiler Lider vasfını
kazanırken tüm bu bahsettiğimiz konularda farklı davranışlarıyla insanların
beğenilerini kazanırlar.Onlar öncelikle ne kadar çok dost kazanır ve onlara ne
kadar çok bağlı ve bağımlı olduklarını hissederlerse kendilerini daha bahtiyar
sayarlar.Çünkü insani ilişkilerdeki başarının bu bağ ve bağımlılıktan
geçtiğini bilirler.İnsan eksiktir, gerçekten birbirine ihtiyaç duyar ve bu
ihtiyaç duymalar insanların birbirleriyle olan ilişkilerini pekiştirir.Bir insanın
hatasını gördüğünde onu görmemiş kabul eder zihninde.Çünkü belki o hataya
önceden kendi de düşmüştür yada ne olursa olsun ileride o hataya kendisininde
düşmeyeceğini kimse garanti edemez.Karşısındakini eleştirmeyi anlamsız bulur
çünkü bilir ki psikologlara göre eleştirilen kişi maruz kaldığı eleştiriyi
yüksek bir oranla kabul etmiyor, kendi şahsına yakıştırmıyor yada ona dair
bahaneleri kendi kafasında üretip kendini haklı buluyor bu nedenledirki
eleştiri kişinin davranışıni kesinlikle değiştirmiyor.Bunu bilen Lider
eleştirmekten ziyade yapıcı yorumlarıyla karşısındakinin eksik bulduğu
yönlerini kişinin kendi kendisine tespit etmesine çalışır.
Yöneticilik zekasına sahip kişilerin
diğer bir özelliği ise herhangi bir konudaki kendi fikrini %100 doğru bulmaz ve
istişareye açıktır, başkalarının fikirlerine de değer verir.Bir probleme
ilişkin en doğru çözümün kendi ürettiği çözüm değil başkalarının çözümlerinin
doğru olma ihtimalini düşünerek ortak akıl ile üretilen çözümün olduğuna inanır.
Bir Liderin samimiyetini geliştiren
en önemli özellikte karşısındakini gerçekten dinlemektir.Herkes kendinden
bilirki kimse karşısındakini dinlerken tüm dikkatiyle dinlemez ve konuşma
sırası kendisine geldiğinde neler anlatacağını düşünür.Karşısındakini dinliyor
görünür ve kafa sallar.Lider gerçekten anlatılanı dinler ve herkesten her
konuşmadan kendine bir şeyler katmaya çalışır, bunu tüm samimiyetiyle yapar.
Herkesin muhakkak herhangi bir
konuda bizden yetenekli olduğu muhtemeldir.Biz yüksek egomuz ile her konuda
muktedir olduğumuzu düşünmeyi bir kenara bırakıp mütevazi bir bakış açısıyla
herkesten muhakkak birşeyler öğrenebileceğimizi kabul etsek gerçekten Lider
olma yolunda önemli bir vasfı kazanmış bulunuruz.
Liderlik sanıldığı gibi yönetmek
değil ortak birşeyler üretebilecek bir ekiple ortak aklı oluşturabilecek zekaya
ve vasfa sahip olmak demektir.Liderlik dost kazanmak ve o dostlarla en başarılı
olduğunuz yeteneklerinizi birleştirip en iyi olmaya çalışmaktır.Bu şekilde
oluşturulan dost ortamında da aslında herkes birer liderdir zaten.
Bir Zat'ın Kaleminden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder