25 Haziran 2013 Salı

Bay Hiç Kimse-Kapitalizm ve Din

Kapitalizm ve Din

Tüm sosyal kurumlar zamanla birlikte değişime uğrar.Ekonomi,politika ve aile yapısı geçtiğimiz yüzyıl boyunca bir çok aşamalardan geçip şu an ki konumuna dönüştüler ve tabi ki manevi tarafımızı kapsayan dini yaşam da bu dönüşüme dahil olmaktadır.

Laikleştirme

Atatürk her alanda olduğu gibi din konusunda da hassasiyetini göstermiş ve hurafelerin ve şeyhülislamlar tarafından istismar edilen fetvaların insanları nasıl da yanlış yönlendirdiğini görmüş ve bu durumu düzeltmek için  zamanın şartları ile en uygun çözümü din işlerinin devlet işlerinden ayrılmasında bulmuştur.Ancak Atatürk’ün bu hassasiyetinin farkında olmayan bir kısım kesimler bu çalışmayı bir dinsizleştirme politikası olarak algılamış ve ne yazık ki yüzyılın gelmiş geçmiş en büyük politik zekasına karşı kin ve nefret besleme gafletine düşmüşlerdir.Sunay Akın’ın dediği gibi   "Bu millet şunu biliyor mu! Bu gezegenin en doğusundaki (ve batısındaki) sabah ezanının ilk okunduğu camiyi Mustafa Kemal Atatürk yaptırmıştır."Atatürk dinle dindarla değil,hurafeyle ve dinciyle mücadele etmiştir.Çünkü o zamandan biliyordu ki bu dinci kesim sırf kendi rahatları ve başkalarının alçak amaçları için milletin manevi değerlerini gözünün yaşına bakmadan kullanmak da hatta timsah gözyaşlarını da buna dahil etmektedirler.Bu oynanan oyuna iyi niyetiyle inanan anadolu insanını gerici,yobaz olarak yaftalamak ise Kemalist kesimin düştüğü en büyük yanlış olmuştur.Siz akp hükümetinin oynadığı oyunları ve hizmet ettiği kuruluşları belgeleriyle birlikte bu insanlara gösterdiğiniz de dahi karşınızda bulursanız o zamanda sadece susma hakkını ve başkalarının özgürlüklerine saygı gösterme kanaatinizi kullanırsınız.

Günümüz dünyası para kazanmak uğruna.

Para kazanmayı neden isteriz? Yemek, yatacak bir yer edinmek,barınma ihtiyacını karşılamak ve içinde bulunduğumuz şartları daha da iyileştirmek.

 Artık günümüzde kapitalizmin getirdiği bir düzen var ve bu düzen içinde mücadelemizi şekillendirmemiz gerektiği vurgulandı hep. İşte öğretimiz tam da bu noktada karakterimize negatif yönde etki etmeye başlıyor. Savaşlar meydanlarda değil, artık gökdelenlerin bilmem kaçıncı katındaki firma genel merkezlerindeki oldukça iyi konfor şartlarına getirilmiş mekanlarında gerçekleşiyor, ve belki de sizin hakkınızda hiç bilmediğiniz yerlerde çok önemli kararlar alınıyor ve siz belki de hiç tanımadığınız kişilerle o ofis odalarında çoktan bir ekmek kavgasına tutuşmuş ve mücadele sizin dışınızda gerçekleşmekte.

Halbuki bize dünyanın güzelleştiğini ve zenginleştiğini söylüyorlar, zenginleştikçe de insanların daha iyi şartlarda yaşadığını. Ya da biz bu yalan ortamında savrulup duruyoruz, bir o tarafa bir bu tarafa. İnsanoğlu geçmişte bir ekmeğe ulaşmak için kendini yetiştirir ve gerçekten yaşam koşulları içinde diğerlerinden daha güçlü ve birtakım şeyleri daha iyi yapar hale gelirdi, böylelikle mücadelesini kazanma şansının doğmasını sağlardı. Ancak gelişen (!) dünyada buna ihtiyaç yok, iyi olmanıza hiç gerek yok, çünkü yaşam sizin iyi olmanızla pek alakalı değil. Sizin hakkınızda alınan kararlar önemli, çünkü sizi bilinmeze sürükleyen o süreç. Ve bu süreç de insanı riyakarlığa götürüyor. Karakter açısından olması gerekeni değil, olmaması gerekeni yapmayı öğreniyoruz çünkü. Günümüz dünyasında ancak bu şekilde ayakta kalacağımıza inanmışız karakterimizden fazlasıyla ödün vermek zorunda kalsak da.

Zenginleşiyor muyuz, yoksa karakterimizi kaybederek daha da fakirleşiyor muyuz?

Artık insanlarda bu farkındalığı yaratmanın zamanı geldi.Geç olmadan aklımızı başımıza alıp dosdoğru yolda ilerleyebilmeliyiz.

Abraham Lincoln’un oğlunun hocasına yazdığı mektup

İnsan olduğumuzu unutmamak için,

Öğret O'na

Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen O'na,

Kazanılanılan bir liranın, bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğret.

Kaybetmeyi öğret O'na ve hem de kazanmaktan neşe duymayı.

Kıskançlıktan uzaklara yönelt O'nu. Eğer yapabilirsen.

Sessiz kahkahaların gizemini öğret O'na.

Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını...

Eğer yapabilirsen, O'na kitapların mucizelerini öğret.

Fakat O'na sessiz zamanlarda tanı,

Gökyüzündeki kuşların, güneşin altındaki arıların ve yemyeşil yamaçtaki

çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği..

Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret O'na...

O'na kendi fikirlerine inanmasını öğret.

Herkes O'na yanlış olduğunu söylediğinde dahi...

Tüm insanları dinlemesini öğret O'na,

Fakat tüm söylediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini,

Ve sadece iyi olanları almasını da öğret.

Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret O'na...

Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret.

O'na kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını,

Fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret.

Uğultulu bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret O'na.

Ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik dikilip savaşmasını öğret.


Bay Hiç Kimse

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder