26 Haziran 2013 Çarşamba

Bir Zat'ın Kaleminden-Çile

Çile, yüce hedeflere varmanın ve yüksek neticeler elde etmenin tek yoludur. İnsan, çile ile günahlardan arınır; onunla saflaşır ve onunla özüne erer. Çilenin olmadığı yerde ne olgunlaşmadan ne de ruhla bütünleşmeden bahsedilemez. Hayat, onunla aydınlığa kavuşur ve kişi ancak onunla yaşamanın zevk ve şuuruna erer. Çilesiz hayat monoton, o olmadan yürünen yollar renksiz ve bıktırıcı ve bu yolların garip yolcuları da yaşamaktan bezmiş talihsizlerdir. Çile görmemiş ruhlar ham, gönüller de kolu kanadı kırık ve ölgündür.

Çile, çalışmaya ve o yolla elde edilen şeylere kat kat değer kazandırır. Çilesiz elde edilenler ise mirastan gelen mal gibidir. Gelişi emeksiz, gidişi de üzüntüsüz olur. Evet, ancak, binbir ızdırapla kazanılan şeylerdir ki muhafazası uğrunda canlar feda edilir...


Bir millet ve bir medeniyet büyük muzdarip ve çilekeşlerin öncülüğünde kurulmuş ise sıhhatli, istikrarlı ve gelecek adına ümit vericidir. Aksine, hayatında bir kere olsun ağlamamış, inlememiş ve sancı çekmemişlerin elinin altında doğmuş ve gelişmişse, zâyi olmaya namzet ve talihsizdir.


Her ideâl dönem, bu türlü muzdarip ve çilekeşlerin omuzunda bayraklaştı ve yükseldi. Onların yerini alan gün görmemiş ızdırapsızların elinde ise yıkıldı yerle bir oldu;


Âh, şu çile bilmeyen, ızdıraptan hoşlanmayan nefsim! Rahata, rehâvete müptelâ ve meftûn nefsim! Öbür âleme ait lezzet ve nimetleri burada yaşayıp, burada bitirmek isteyen nefsim! Kâmil insan olmayı kimseye vermeyen ve kemâl yolunu bir türlü bilmeyen nefsim! 'Gün buralara, bulut dağlara!' düşüncesiyle sefilleşen ve var olmadaki zevkli sancıyı idrâk edemeyen nefsim! Bilmem ki sana, çilenin yükselticiliğini ve rahatseverliğin öldürücü bir zehir olduğunu anlatabilecek miyim..?


Bir Zat'ın Kaleminden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder