kamaştırınca ışığı, aklıma bir tek kişi geliyor. Bir tek şiir geliyor.
Nazım Hikmet geliyor o içli güzel şiiri
geliyor. İçinde insan sevgisi olan, içinde doğa sevgisi, vatan sevgisi olan
insanın içeride yatması 12 yıl.
Ağaçlardan, gölgelerin altından o huzur veren
serinliklerinde şiir yazmaktan uzak.
Sonra yıllar geçiyor bazı şeylerin değerini
yeni anlamaya başlıyoruz. Bazı insanların değerini yeni anlamaya başlıyoruz. En
son hangimiz bir resimde yada televizyonda yada İstanbul da saat kulesine bakınca
ağladık, şiir yazdık. Oraya baktığımda aklımıza ne geliyor. Aaa ne kadar
güzelmiş demekle mi yetiniyoruz. En son saat kulesini gördüğünüzde ne hissettiniz
karşınızda kimi gördünüz. Ben hiç saat kulesini görmedim İstanbul’dan. Anca
resimlerden, televizyonlardan, İstanbul adına düzenlenmiş belgesellerden. Ama
her gördüğüm de aklıma Nazım Hikmet geliyor. Saat kulesine yazdığı şiirler
geliyor.
Ve ben her pazar olduğunda gökyüzüne baktığımda
Nazım Hikmet geliyor aklıma.
Başka bir konudan Saat kulesine nereden mi
vardım.
Çünkü Nazım Hikmet her Pazar olduğunda
insanların arasından o kuleyi izlermiş ona şiirler yazarmış.
Ve hapiste geçirdiği her Pazar Saat Kulesini
görmediği için, için için ağlarmış.
Nazım Hikmet i kalp yetmezliğinden
kaybettik...
Nedeni çok açık değil mi...
Ve Pazar
olunca aklıma gelen şiir ise..
Bugün Pazar
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga,ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben
Bahtiyarım…
Ve ben bu şiirden sonra Saat Kulesini düşünmeye
başlıyorum
Bugün Pazar...
Halkla İlişkiler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder